İlginç tabi ya da dünya küçük cümlesiyle giriş yapabilirim yazıma.. Efenim, dün akşam Kıbrıs şehitlerinde kızlarla bulustuk. Nalan Deniz, Adiloş ve 3 yaşındaki kızı Duru.. Bir şeyler yedikten sonra saydığım bu grupla Opus'a gittik. Dışarda hemen yolun kıyısındaki masaya oturduk.( Rock barda çocukla oturmuşluğum da oldu , keyifliydi:)) Deniz'in fıstık yeme arzusu bizi oraya yönlendirdi de diyebiliriz. Biz efesleri tokuştururken Duru 'da sütüyle bize eşlik etti. Bir ara boş bira şişesini - ben baba oldum- diyerek dikmesine engel olamadık. Hatta -bu yaştaki çocuğa bira şişesini nasıl verirsiniz - diyecek sıkı çocuk hakları savunucusu ya da yeşilaycı bir tip yanımıza gelir, uyarısını yapar diye de korkmadım değil.. Sohbet muhabbet esnasında hatta ben cep telimde kamera çekimi yaptığım sırada yoldan geçen uzun boylu, uzun saçlı, top sakallı ,dar siyah kotlu ve dar bordo badyli ,parmaklarında eşek kadar büyüklükte gümüş yüzükler olan bir tip bana bakaraktan yanımıza yaklaştı ve b...